Yıl 1912… Ülke sanki yangın yeri… Öyle ki savaşın biri bitmeden öteki başlıyor…
İzmir’de ise azınlıkların taşkınlıkları yerli halkı bezdirmiş durumda… Bu sıkıntılı ortam Karşıyaka’yı da fazlasıyla etkiliyor… Türk gençlerinin kanı kaynıyor, gidişat iyi değil. Herkes aynı şeye kafa yoruyor:
Bi şey yapmalı, bi şey yapmalı!
*
Aylardan Kasım… Hafif yağmur çiseliyor… Karşıyakalı gençlerin içlerindeki milli heyecan adeta bir yangın gibi. Alev alev… O gençlerin liderlerinden Kadızade Zühtü Bey, arkadaşları Refik Civelek, Osman Nuri, Örnekköylü Hüseyin, Süreyya İplikçi ve ağabeyi Kadızade Raşit ile Omiros’un bahçesinde bir araya geliyor… Bir zeytin ağacının altında… O zeytin ağacının altında, zeytin gibi kutsal, zeytin gibi sonsuzluğu simgeleyecek, gölgesiyle, meyvesiyle yıllara meydan okuyacak bir spor kulübü kurmaya karar veriyorlar. İşte direnişin, başkaldırının, yurtseverliğin, özgürlüğün simgesi Karşıyaka Spor Kulübü’nün temeli, o gün bir avuç tunç yürekli yiğit tarafından atılıyor. “Yeşil İslam’ı, Kırmızı ise Türklüğü” ifade ettiği için forma renklerini yeşil ve kırmızı olarak belirleniyor. Artık bu kutsal yolda ölmek var, dönmek yok…
*
Tarihler 01 Teşrin-i Sani (Kasım) 1328’i (1912) gösterirken, İzmir Valiliği Hukuk Müşavirliği’nin izni ve onayı ile “KARŞIYAKA MUMARESE-İ BEDENİYE KULÜBÜ” yani kısaca “Kaf Sin Kaf” resmi olarak da kurulmuş oluyor.
O dönemlerde İzmir’de Rum, Ermeni ve İngiliz futbol takımları cirit atıyor… İzmir’deki stadyumların hepsi onların malı. Karşıyakalı gençler futbol oynamak için önce fiziksel şartları hazırlamak zorunda. Hacı Ziya Bey’in tahsis ettiği bir köşk kulüp binası yapılıyor, Omiros’un tarlası ise hummalı bir temizlik sonrası futbol sahası haline geliyor.
*
Sonrası mı?
Futbol asla yalnızca futbol değil…
Karşıyaka’nın gençleri her türlü zorluğa, zorbalığa karşı milliyetçi duyguları yayıyor, Yunanların İzmir ‘deki Başpiskoposu Hrisostomos’un, hiçbir maçını kaçırmadığı Rum, Ermeni ve İngiliz takımlarına karşı kora kor mücadele ediyor…
Kulübün kurucu başkanı ve iki numaralı üyesi Kadızade Zühtü Bey, 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte İzmir Şark Mektebi İdadisi son sınıf öğrencisiyken askere alınıyor. Yıl 1914… Önce Galiçya, daha sonra Filistin cephesine gönderiliyor. Kadızade, Filistin’deki Nablus Meydan Muharebesinde ağır yaralanıp İngilizlere esir düşüyor…
Ancak sevdaya engel yok.
Kadızade, esir kampında da olsa yeşil-kırmızı sevdasını aklından bir an olsun çıkarmaz; Türk ve diğer esir gençlerden Kaf-Sin-Kaf isimli bir takım kurar… Renklerini daha önce kurduğu kulübünü yaşatmak için yeşil ve kırmızı yapar…
Mütarekenin imzalanmasıyla birlikte Karşıyaka’sına geri döner…
*
15 Mayıs 1919’da İzmir’in üzerine kâbus gibi çöken Yunan işgali nedeniyle Zühtü Bey ve birçok Kaf-Sin-Kaf‘lı Milli Mücadele’ye katılmak için Anadolu’ya geçer. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeridir artık onlar.
9 Eylül 1922’de Kurmay Albay Suphi Kula komutasındaki 14. Süvari Tümeni, İzmir’e kuzeyden girerek önce Menemen’i daha sonra Karşıyaka’yı kurtarır. Karşıyaka’ya ilk giren dört Türk süvarisi içinde KSK’nin kurucularından kurucu başkanı Teğmen Zühtü Bey, Binbaşı Zekai Kaur ve Bombacı Ali Çavuş da vardır…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk İzmir’in kurtuluşunun ilk gecesini silah arkadaşları ile birlikte huzur içerisinde Karşıyaka’da geçirmiştir… Cumhurbaşkanı olarak Karşıyaka Spor Kulübü’nü iki kez ziyaret etmiş şeref defterimize duygularını bizzat kaleme almıştır…
1926’da KSK’nin kurucularının, yöneticilerinin ve futbolcularının Kurtuluş Savaşındaki Kahramanlıklarından ve o sezon hiç gol yemeden İzmir Şampiyonu olan takımlarından dolayı armalarında ay ve yıldızı kullanmalarını bizzat emretmiştir… Yaşamdaki en önemli varlığı biricik annesi Zübeyde Ana’yı Karşıyakalılara emanet etmiştir.
*
Öyküsüyle, kuruluşuyla, zeytin ağac…
VİDEO GALERİ
03 Nisan 2025GÜNDEM
03 Nisan 2025UNCATEGORİZED
03 Nisan 2025UNCATEGORİZED
03 Nisan 2025GENEL
03 Nisan 2025YEREL POLİTİKA
03 Nisan 2025GÜNDEM
03 Nisan 2025