“HALEP ORADA, ARŞIN TRUMP’LA PUTİN’İN ELİNDE” J.GAZİ YARBAY UFUK GÖKMEN’İN KALEMİNDEN!

Trump henüz mazbatayı almadan Lübnan ve İsrail arasında ateşkes imzalandı. Yani Lübnan’da askeri faaliyetler durdu.

Şimdi bütün gözler Suriye’ye çevrildi; İdlip’te bekleyen El-Kaide’ye bağlı El-Nusra’nın öncülüğünü yaptığı HTŞ, Halep’e yaptığı hamle sonucu bölgeyi ele geçirdi.

HTŞ’nin yanında eski ÖSO yani Suriye Milli Ordusu da savaşıyor. PYD/PKK unsurlarını bölgeden temizliyorlar

Bu arada Los Angeles Times gazetesinde geçen bir yazı, ABD’nin suskunluğunu açıklıyor;

Habere göre; Suriye’de Pentagon’un silalandırdığı milislerle CIA’nin silahlandırdığı milisler savaşıyor.

Bu haber, benim geçen hafta yazdıklarımın teyidi niteliğindedir.

Bu gelişmeler yaşanırken Kuzey’in dpğusunda , Türkiye’nin desteğiyle hareket eden Suriye Milli Ordusu unsurları da harekete geçtiler.

SMO’nun ilk hedefi PYD/PKK unsurlarının elinde kalan Tel Rıfat oldu.

Haberlere göre Tel Rıfat’ı ele geçirmişler.

Tel Rıfat, PYD/PKK’nın Fırat’ın batısında konuşlandığı tek nokta olması açısından önemlidir.

Kısa sürede gerçekleşen olaylar, Türkiye Cumhuriyeti açısından bakıldığında sevindirici haberlerdir.

PYD/PKK’nın doğuya itilmiş olması ve Halep gibi bir şehirden kovulmuş olması, olumlu gelişmelerdir.

Olaylara biraz daha yakından baktığımızda acele hüküm vermenin yanıltıcı olduğunu görürüz.

Günümüz çatışmalarında hava gücüyle asıl sonuç belirlenir.

Rusya’nın hava hakimiyetindeki bir bölgede Esat’ın askerleri kaçarak şehri teslim ediyorsa burada bir bit yeniği vardır.

Rusya, on üç yıldır desteklediği Esat’ı terk etmez.

Öyleyse Halep’in HTŞ’ye terk edilmiş olması, gelecekte yapılacak büyük çaplı operasyonlara bahane üretmek anlamına gelebilir.

Şu anda ilgili ülkelerin yetkililerinden, sahada olup bitenler hakkında kesin yorumlar gelmiyor, çünkü herkes asıl hamleyi yani ABD ve Rusya’nın hamlesini bekliyor.

Bu arada İran, Irak’taki kendine dolaylı olarak bağlı Haşdi Şabi unsurlarını Suriye sınırına yaklaştırarak yapabileceği hamleyi gösterdi.

Rusya, İdlip’i ve SMO unsurlarını, dar kapsamlı hava saldırılarıyla uyarmaya devam ediyor.

ABD, henüz sessiz denilebilir, ancak HTŞ harekete geçmek için Trump’ın kazanmasını bekledi.

Halep, 2016’da Trump’ın ilk seçim galibiyetinde de çatışmaların merkezi olmuştu.

Yani ABD’nin kim tarafından yönetileceği, Ortadoğu’daki gelişmelerin seyri acısından önemlidir.

Netanyahu, Trump’ın gelişine hazırlık niyetiyle, Hizbullah’ın lider kadrosunu öldürüp güneye saldırarak Hizbullah’ın güçlerini Lübnan güneyine çekti.

Trump’ın kazanmasına paralel olarak HTŞ, Hizbullah’ın Suriye’deki zayıflığından da faydalanarak Halep’e yürüdü.

Şimdi gelelim, bundan sonra ne olacağına;

Rusya’nın hava unsurlarının, HTŞ ilerleyişine göz yumması, İsrail’in bir yıl önceki HAMAS saldırılarına engel olmayışına benziyor.

Putin Rusya’sının saldırıyı görmezden gelmesi, iki sebeple olur; Birinci hedef olarak,Trump’la masaya oturduğunda istediklerini almayı deneyecektir. Zaten Putin göreve geldiğşnden beri, Netanyahu’yla paralel hareket etmiştir.

Ukrayna’da beklentileri yerine gelmezse ikinci hedefe yönetecek yani Esat’ın askerleri aracılığıyla, HTŞ’ye saldıracak, İdlip’in içine kadar sokulacaktır. Çünkü, HTŞ unsurlarının İdlip’teki varlığı, Rusya için tehdittir.

Bu sahada ABD ve Rusya, bölgeyi Cihatçılardan temizleme yarışına gireceklerdir. Tabi gerçek amaçları, bölgedeki etki alanlarını genişletmektir.

Rusya’nın Lazkiye’deki kazanımlarını terk etmesini beklemek hata olur.

Netanyahu ve onunla aynı hedeflere sahip Trump kabinesi, Halep’te ve Hama’da yaşananları gözlemledikten sonra, vekil güçleriyle güneyden ve doğudan saldırıya geçebilirler.

İsrail ve Trump için Halep ya da Hama, öncelikli hedef değildir. Ancak bahsekonu bölgelerde yenilgiye uğrayacak Esat’ın destekçisi Hizbullah, Esat devrilirse Lübnan’da da tutunamayacaktır.

Önümüzdeki günlerde olacaklar pek çok ihtimale bağlıdır ancak kesin olan bir şey var ki o da; gücünün üstünde kazanımlar elde etmiş olan HTŞ ve SMO’nun sevincinin henüz çok erken olduğudur.

Bize düşen de olayları soğukkanlı bir şekilde izleyip 2011’den itibaren yaptığımız hataları tekrarlamamaktır.